Mustafa Kahraman Topaloğlu

Mustafa Kahraman Topaloğlu

mustafa@mtopaloglu.com
w
ww.mtopaloglu.com


 Cumhuriyet tarihi boyunca  “din alanındaki serbestlik,”  bu dönemki kadar rahat olmamıştır.

 Bu alanda yapılan araştırmada “dindar nesil” çoğalmıyor, bilakis azalıyor.

 Kamuoyu araştırma şirketi “Konda” nın yaptığı araştırmada,  2008’de %55 iken 2018’de bu sayı %51’e gerilemiş.

Din alanındaki bu imkânlar, bu kolaylıklar ve her türlü serbestlikler orta iken insanımız neden dindarlığa karşı ilgisiz?..

Kimseyi yargılamak, karamsar bir tablo çizmek gibi bir niyetim yok.

 “Bir durum tespiti”  yapmayan çalışıyorum.

Buna “öz eleştiri” de diyebiliriz.

Gelecekte Türkiye'nin en büyük sorunu?

Monday, 02 September 2019 05:31
Published in Makaleler

Her ülke gibi Türkiye’nin de kendine göre önemli sorunları vardır.

Bu sorunların başında;

“Terör,

 İşsizlik,

 Hayat pahalılığı ve adaletsizlik” başta geliyor.

Daha sonra;

Eğitimsizlik,

Resmi ideolojinin baskısı,

Medyanın gücünü kötüye kullanması,

Rüşvet,

Ahlaki çöküntü,

Güvensizlik,

Toplumsal şiddet,

Güçlünün zayıfı ezmesi,

Dengesiz gelir dağılımı,

Din düşmanlığı,

Tahammülsüzlük,

Trafik canavarı gibi sorunlar sıralanabilir…

Özgürlüklerin Neresindeyiz?

Saturday, 22 June 2019 21:54
Published in Makaleler

Özgürlüklerin neresinde olup olmadığını anlayabilmek için bugünü geçmişle mukayese etmemiz gerekir.

Osmanlı yaşam tarzına baktığımızda “Padişah buyrukları” hâkimiyeti vardı.

Cumhuriyet döneminde “Rejimin baskısı,” devrimler adına acımasızca yapıldı.

Hükümetlerde “liderin suntası” her zaman oldu ve hala oluyor.

Aile de “babanın baskısı” sürekli oluyor.

Okul hayatında “cezaya dayalı eğitimin baskısı” hala var.

Böyle bir yaşam tarzından gelen bir milletin özgürlüğü ne kadar olur?

“İfade ve düşünce özgürlüğü” bizde hiç bir zaman olmamıştır.

“Sağda da, sol dada da ve İslami kesim de” hiçbir zaman olmamıştır.

Sanatçı Olmanın Sorumluluğu!

Sunday, 19 May 2019 05:52
Published in Makaleler

“Gerçek bir sanatçının” bilgi ve becerisinden daha çok öne çıkan yönü, yüce Yaratan’ın ona lütfettiği “duyarlılık” vasfıdır.

Herkesin kendine göre vasıfları ve özellikleri elbette vardır.

“Gerçek sanatçı da ise bu vasıf, farklı ve ayrıcalıklıdır.

Çünkü gerçek sanatçı,  yaptığı işi “başkasına beğendirme duygusu  içinde olur.

Bu duygu, herkese verilen bir duygu değildir.

  Bu duyguya sahip olan bir sanatçı,  topluma karşı büyük ”sorumluluklar” taşır.

Hele hele insanların “kutsal değerleri, “yaşam biçimlerini,”   söz konusu olduğunda, çok daha hassas ve duyarlıolmak zorundadır.

Zıtlıklarla Birlikte Yaşam Kültürü

Monday, 22 April 2019 05:17
Published in Makaleler

Dünya kurulduğundan beri “hak ile batılınçatışması” davam ediyor.

Bugün de bu çatışma vardır.

Bundan sonrada olacaktır.

“Karşıt olan şeyler” bir araya gelir ve uzlaşmaz olanlardan ”uyum” ortaya çıkar.

Her şey “çatışma sonucunda” meydana gelir.

“Beyazın” karşısında “siyah” olmazsa, beyazın kıymeti bilinmez.

“Gündüzün” karşısında ”gece” olmazsa, gündüzün varlığından haberimiz olmaz.

“Zenginliğin” karşısında “fakirlik” olmazsa, zenginliğin özlemi olmaz.

“İyiliğin” karşısında “kötülük” olmazsa, iyilik bilinmez.

Çünkü

Evlenilmeyecek Erkek ve Kadınlar

Saturday, 09 March 2019 17:24
Published in Makaleler

Evliliklerde esas olan “güzel geçimdir.”

Güzel geçim dediğimiz kavram kendiliğinden olmuyor, başta gayret, özveri, sabır, tedbir ve bilinçlenme gibi fedakârlıklar istiyor.

Hayatı anlamlı kılan, yaşanır hale getiren “mutluluk” olduğuna göre, bunun en uygulanabilirlik alanı, “çiftler arasındaki birliktelik” ve “güzel geçim” dediğimiz yaşam biçimidir.

“Eş adaylarının” birbirleriyle anlaşabilmeleri ve uyum içinde hayatlarını sürdürebilmeleri tamamıyla kişilikleri ve aldıkları eğitimle ilgili bir durumdur.

Kendisiyle barışık, uyum içinde olan ve kolay anlaşılabilen “bir erkeği veya bir kadını” bulabilmek için genel tiplemeleri belirlemeye çalıştık.

 Bakalım bunlardan hangisi size uyuyor?

İnsanın gruplara, cemaatlere, tarikatlara ve önderlere bağlanma gibi içgüdüsel bir meyli vardır.  

Çünkü bir grup içinde var olmak, hayatın belirsizliğini azaltır, şahsa bir anlam ve değer kazandırır.

Kült tarzı yapılanmalara katılan insanların iki temel motivasyonu vardır.

İlki; karmaşık dünyada, kendilerine yol gösterecek daha üst seviyede, bilgili bir otoritenin kılavuzluğuna duydukları ihtiyaç.

İkincisi; hayatlarında eksikliğini hissettikleri manevi anlam arayışıdır.

Bu arayış içerisinde, bağlanma duygusu öyle bir körlüğe neden oluyor ki, ne yapılırsa yapılsın, o insanları ikna etmek mümkün olmuyor…

Körü körüne bu bağlanış duygusu, tapınma şekline dönüşüyor.

Siyasal anlamda da, manevi anlamda da bu böyle oluyor.

(İnsana ve topluma yarar sağlayan cemaatleri, tarikatları ve önderleri bu işin dışında tutarak tespitlerimizi yapmaya çalışacağız.)

Şimdi bu nedenleri ve psikolojik yönelmeleri maddeler halinde sıralamaya çalışalım.

Talih Oyunlarından Para Kazananların Hazin Sonları...

Tuesday, 25 December 2018 07:12
Published in Makaleler

Son yıllarda milli piyango, loto, toto gibi talih oyunlarından para kazananların büyük bir çoğunun aile hayatı bozulurken, büyük bir kısmının da eskisinden daha kötü durumlara düştüğüne şahit oluyoruz. Kimi darp edildi, kimi öldürüldü, kimi de intihar etti...

Yapılan araştırmalarda, talih çekilişleriyle para kazananlardan kimseye hayır gelmediği görülüyor. Hakkı olmayan bir parayı elde ettiği için bunalıma girenlerin, felaketlere kurban gidenlerin öldükten sonra dahi DNA testi için mezarı açılanların, karısını boşayanların, çocuğu ölenlerin, sefalet içinde hayattlarını sürdürenlerin haddi hesabı yok...
Şimdi bunlardan bir kaçını sıralayalım.

Mehmet Sarıoğlu, 1975 de büyük ikramiye kazandı. Köyünü, evini ailesini terk edip gitti. 2000 yılında beş parasız köyüne geri döndü. Sobadan sıçrayan kıvılcımla kaldığı baraka kül oldu. Evsiz, ekmeksiz kaldı. Köylüler yedirip içirdi. Cenazesi devletten aldığı yaşlılık maaşıyla kaldırıldı.

Türkiye "Dindarlaşıyor" ama...

Tuesday, 27 November 2018 07:44
Published in Makaleler

TÜRKİYE, “DİNDARLAŞIYOR” AMA… 

İnsan için “dindarlık,” hava su gibi bir ihtiyaçtır. Nasıl ki bedenimizin “fiziksel beslenmeye” ihtiyacı varsa, ruh dünyamızın da “meta fizik ötesi beslenmeye” ihtiyacı vardır. Bunun en iyi ve kalıcı gıdası da “dindar” olma halidir.

Dindarlık sayesinde insan “vicdan muhasebesini” yapıyor. Oto-kontrol ancak bu şekilde sağlanıyor. Bir insanının vicdanı bir sorumluluğu yoksa eline geçireceği “meşru-gayrimeşru” her fırsattan niye yararlanmasın? Onu engelleyen ne olabilir ki?..

Dindarlık, topluma ve insanlığa karşı sorumluluk duygusunun geliştirilmiş mekanizmasıdır. Dindarlığı, madde ve mana ile buluşturduğumuzda, daha da önemlisi barıştırdığımızda hem birey, hem de toplum bundan yararlanma imkânı buluyor.

Tek boyutlu dindarlık, insanı ön yargılı ve şüpheci yapıyor. “Din ile bilimi” buluşturduğumuzda gerçek anlamda “analizler ve sentezler” o zaman ortaya çıkıyor.

Yeni Neslin Hayata Bakışı

Wednesday, 10 October 2018 08:59
Published in Makaleler

Yeni nesil, kendilerine göre eğlenmeyi, kafalarına göre yaşamayı ilke haline getirmiştir. 
Küreselleşen dünyada değişimin, gelişimin ve dönüşümün gençler üzerinde ki etkisi çok büyük.
Şimdiki gençlik; kendi kurallarını,
yaşantılarını, 
zevklerini kendileri belirliyor… 

@@@@@@@@@@@

Benlikleri fazla geliştiğinden söylemek istediklerini karşı tarafa direkt olarak söylüyorlar. 
Sabırsız ve tez canlı olmaları ve aynı anda birçok işle meşgul olma becerileri nedeniyle de her şeyden çabuk sıkılıyorlar. 
Bu kuşak, teknolojinin hızla geliştiği dönemde yetiştiğinden, sosyal hayatı elektronik üzerinden yaşıyor. 
Arkadaşlıkları genellikle sanal ortamlardan edinilmiş arkadaşlıklardır. 
Yüz yüze görüştüğü arkadaşları olsa da, bir kafeye gittiklerinde sosyal medyadan ellerini eteklerini çekemiyorlar.

 

«StartPrev123456789NextEnd»
Page 5 of 9