21.YÜZYIL, “YALAN ve ALGI” ÇAĞI OLMUŞ!..

Tuesday, 27 December 2022 11:14
Published in Güncel

“Yalancılık,” Dünya kurulduğundan bu yana var olan bir olgudur.

Yalan binlerce yıldır edebiyatın, felsefenin, psikolojinin ve popüler kültürün ilgi alanı olageldi.

 “Algı dediğimiz kavram,” duyu organlarının uyarılmaları sonucunda meydana gelen sinyallerin yönlendirilmesi sayesinde oluşuyor.

Çağımızda bu durum öylesine yaygın hale geldi ki doğrularla yalanlar adeta iç içe girmiş.

 Kim yalan söylüyor, kim doğru söylüyor ayırt edilemez hale geldi.

Günümüzde “yalan ve algılar,”  televizyonlarda, internette ve sosyal medyada tüm hızıyla etkilerini gösteriyor.

 

KARAMSAR VE SALDIRGAN KİŞİLERİN PSİKOLOJİSİ

Tuesday, 01 November 2022 09:52
Published in Güncel

Karamsar ve saldırganlıkla ilgili pek çok “kişilik tiplemeleri” var.

Ülkemizde yaygın hale gelen iki tipleme daha fazla öne çıkıyor.

Bunlardan birincisi, “ruhsal yönden rahatsızlığı” olanlar.

İkincisi, “siyasal yönden rahatsızlığı” olanlar.

Her iki tiplemelerin “saldırganlıkları ve karamsarlıkları” çok ileri boyuttadır.

“Siyasal yönden saplantıları” olanlar üzerindebiraz duralım.

 

YILLARA GÖRE EVLİLİĞİN EVRELERİ

Sunday, 25 September 2022 13:51
Published in Makaleler

Yapılan araştırmalara göre, ilk yıllar evliliğin geleceği üzerinde belirleyici olacak kritik durumlardır. Günümüz insanının beklentileri, birbirlerini kabullenmeleri, gerçek kişiliklerinin ortaya çıkmasıyla yavaştan yavaştan tartışmalar başlar. Eğer evlilik hazırlıklarının alt yapıları sağlamsa sorunlar birden ortaya çıkmaz. Hazırlıksız bir evlik yapıldıysa, ilk günlerden sorunlar baş göstermeye başlar. Hatta boşanma bile olabilir. En önemlisi kadın açısından romantizm, erkek açısından cinsel doyum yoksa durum çok daha vahim bir hal alır. Bu açıdan evliliğin ilk yılı sınav yılıdır diyebiliriz.

BU HAYAT PAHALILIĞINDA EVLENİLİR Mİ?

Sunday, 17 July 2022 09:32
Published in Makaleler

Evlenme zamanı gelen pek çok genç, ekonomik imkânsızlıklarını bahane ederek:

 “Bu hayat pahalılığında nasıl evleneyim?” gerekçesini ortaya koyar.

 Diğer bir gerekçe de çevresinde ve toplumdaki “geçimsiz evlilikleri ve boşanmaları” öne sürerek:

 “Evlenip onlar gibi olacağıma hiç evlenmeyeyim daha iyi” diyenlere çok rastlıyoruz.

 Elbette bu gerekçelerin haklılık payları vardır, ancak işin aslı geçekten öylemi?