Tuesday, 01 September 2020 13:21

Solcudan Dindar Olur mu??”

Written by 
Rate this item
(0 votes)

Solcudan dindar olur mu?” sorusu fıkhı bir mesele olduğundan benim alanım değil.

Olur mu olmaz mı onu bilemem.

Ancak,

Büyük çapta “dindar solcular olduğunu biliyorum.”

Yalnız bu dindar solcuların “çok büyük handikapları”  var.

Dini “solculuğa adapte” edebilmek için büyük gayret içindeler.

İddiaları ve savunmaları, “dinin esaslarına” uyar mı uymaz mı meselesi ise, ayrı bir konu.

Bu kişiler, çocukluk dönemlerinde ailelerinin ve çevrelerinin etkisiyle edindikleri dini bilgilerden kurtulamıyorlar.

Sonradan “solcuların ortamında”  bulunduklarından, ondan da vazgeçemiyorlar.

“İki arada bir derede” bocalayıp duruyorlar…

 

 

                                            ***  0  ***

 

“Din ile ilgisi olmayan” solcuların her hangi bir çıkmazı her hangi bir sorunu olmaz.

Çünkü sosyalizmde din kavramı, “engelleyici bir afyon” olarakanlatılır.

Bunu ne kadar dillendirmeseler de hayatlarının her anında uygularlar.

“Bilim, doğa, akıl, laiklik, hukuk, eşitlik” gibi kavramlar, onların savunma mekanizmalarından bazılarıdır.

 Din, gelişmeye ve teknolojiye engel olan bir unsur olarak görülür.

Kendi akıllarını kullanarak varsayımlar ortaya koyarlar.

“Geçmişi, tarihi ve kültürel değerli” hafife alırlar.

Bunları savunanlarla da dalga geçerler.

İktidara, sermayeye” karşı çıkmayı bir marifet sayarlar.

“Yıkıcı muhalefet yapmayı,”  hakaret yapmayı ve saldırganlığı ilke edinirler.

“Felaket tellallığını” çok iyi becerirler.

 Doğruya doğu, eğriye eğri diyen bazı “aklıselim solcular”  da yok değil.

Bu kişileri de dışlayarak “aforoz ederler.”

Her zaman her yerde bu minvalde ki çizgilerini sürdürürler.

Bu kesime diyeceğimiz bir şey olmaz.

İdeolojileri ve yolları bellidir.

Benim anlatmak istediğim, “hem dindarlığı, hem de solculuğu” iç içe sürdürmek isteyenlere...

 

                                               ***  0  ***

 

Hem dindar, hem solculuk yolunda olanların işi zor.

Sosyal ve politik olayları evirip çevirip “dindarlıkla özdeşleştirmeye”  çalışırlar.

Gerçek Müslüman (!)  olduklarını ve ilerici aydın olduklarını inandırabilmek için Kur’anı Kerimden delililer bile gösterirler.

Piyasada onların yolunda olan hocalar çok.

 Sosyal medyada ve televizyonlarda       “boy gösteren bu hocaların”  yorumlarını hiç kaçırmazlar.

“Bu piyasa hocaları,”  ayetleri kendilerine göre yorumlayıp onların gönüllerine su serperler.

Dindar solcuların en “büyük referansları”  bu popülist hocalardır.

“En gerçekçi ve ilerici Müslüman” olduklarını durmadan savunur dururlar.

 

                                                 ***  0  ***

 

Diğer bir çıkmaz da kendilerini dindar göstermenin yanında, “Atatürk’ü” da dindar gösterebilmek için çok büyük gayret içindeler.

Aslı astarı olmayan, hiçbir tarihi belgeye dayanmayan “söz ve davranışları”  O’na mal ederek dindar göstermeye çalışırlar.

Aslında Atatürk çok dindarmış da, gericiler onu din düşmanı olarak tanıtıyorlarmış.

Öylesine dindarmış ki ölürken bile, bir melek ona “selam vermiş, o da selamı aldıktan sonra ruhunu teslim”  etmiş.

Öylesine ibadet edermiş ki “kan-ter içerisinde” kalırmış.

Hatta ”hafız olduğunu”  söyleyenler bile var.

Her fırsatta, her olayda hemen Atatürk’e sığınırlar.

Atatürk yalnız onlara aitmiş gibi her yer de kalkan olarak onu öne sürmeleri ayrı bir handikap…

Bu bağlamda “solcu dindarların işi gerçekten zor…”

 

                                          ***  0  ***

 

Bu konuya değinmemin sebebine gelince:

Fransız İhtilalıyla ortaya atılan “sağcılık-solculuk” olayı, “Siyonizmın” pompalamasıyla  “bölücü bir akım”  olarak Dünya’ya yayıldı.

Yakın tarihte binlerce insanımız bu akım nedeniyle birbirlerini öldürdüler.

 Türkiye, bunun bedelini çok ağır bir şekilde ödedi.

Her şeyden önce, İslam’da “sağcılık-solculuk” diye bir şey yoktur.

Herkesin dindarlığı, Mü’minliği kendinedir.

İslami bir kılığa sokma, belli zümreye, belli kişilere mal etme” girişimi,  hiç kimsenin haddi değildir.

Kim ne kadar “dini vecibeleri”  yerine getirirse o kadar nasiplenir.

İsteyen inanır, istemeyen inanmaz.

Herkesin hesabı kendinedir.

Ancak,

İslam düşmanlığı yapıldığında, işte o zaman “savunma mekanizmaları” devreye girer!..

                                                                            www.mtopaloglu.com

 

Read 3496 times Last modified on Friday, 11 September 2020 07:43

Leave a comment

Make sure you enter the (*) required information where indicated. HTML code is not allowed.